
Kızıl Nehirler’i okumuş olsam da baş karakterini hatırlamıyorum ne yazık ki. Bu kitapta o kitabın baş karakteri Komiser Niemans geri döndü. (Siz de hatırlamıyorsanız üzülmeyin, iki kitap birbirinden bağımsız.)
Kara Orman’da işlenen bir vahşi cinayet ve ardından Niemans ile yardımcısı Ivana’nın oraya gitmesi. Sanırım kitaba dair yapacağım özet bu kadar olacak, daha fazlası spoilera girer. Zaten Grange kitaplarını okuyanlar hikayenin ne kadar sürükleyici olduğunu biliyor, anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz zaten 😜
Şaka bir yana Grange kitaplarında en çok sevdiğim şey, dünyada yaşanmış gerçek ama çoğumuzun duymadığı olayları romanlarına çok güzel bağlıyor. Bu kitapta da Hitler dönemine bir atıf var. Tamamen zeka ürünü, sürükleyici, elden bırakmayacağınız romanlar yazmasının nedeni de bu bence. Evet bir polisiye roman okuyorsunuz ama içerisinde insani duyguları, realiteyi ve heyecanı o kadar güzel katıp harmanlıyor ki… Bir sonraki bölüme geçmek için can atıyorsunuz ve kitaba nerede ara verip uyumanız ya da işlerinizi halletmeniz gerektiğini kestiremiyorsunuz. Kesinlikle sanırım çizgisini hiçbir şekilde bozmadan, her kitabında soluksuz bırakan nadir yazarlardan bir tanesi.
Okuyun yani bu kitabı da 🙂
Herkese iyi okumalar…