
Markus Zusak’ın “Kitap Hırsızı” kitabını bilmeyen yoktur sanırım. Çok etkileyici ve kitap severlerin beğenisini toplamış bir kitap. Kilden Köprü’yü elime alınca aynı duyguları yaşayacağımı düşündüm fakat;
Niyeyse bu kitap çoğu kitap ile kıyaslanınca bana biraz fazla karışık geldi. Kitap Dunbar kardeşlerin hikayesini anlatıyor. Hikayeyi anlatan kişi en büyük kardeş ve ana karakter ise dördüncü kardeş olan Clay. Dunbar kardeşlerin başına gelen trajik olaylar onların peşini bırakmaz, ama onlar inatla birbirlerine bağlı kalmaya devam ederler. Yetim olan bu beş kardeşin yanına seneler sonra “katil” dedikleri babaları gelir ve onunla beraber bir köprünün inşa edilmesinde yardımcı olmalarını ister. Bu beş kardeşten sadece Clay bu teklife cevap verecektir çünkü geçmiş ile ilgili olarak kardeşlerinden daha fazla şey bilmektedir.
Dediğim gibi kitap başta çok karmaşık geldi bana. Bir an Gabriel Garcia Marquez’in “Yüzyıllık Yalnızlık” kitabını okuyor gibi hissettim. O kitabı okuyanlara bir dip not vereyim; korkmayın, hala dünyanın en karmaşık kitabı Yüzyıllık Yalnızlık. Çünkü başlarda her ne kadar karışık olsa da bu kitap, yavaş yavaş yazarın diline alışıyorsunuz. Aslında yazarın dilinden ziyade bu cümleleri en büyük Dunbar kardeşin yazdığı düşünülürse onun diline alışıyorsunuz. Yani bana göre yazar karakterin içerisine öyle bir girmiş ki, tamamen kendisi olmaktan çıkmış.
Kitap çok kalın olmasına rağmen (604 sayfa) her sayfada bir şekilde kitaba bağlı kalmayı başarıyorsunuz. Kardeşlerin birbiri ile olan iletişimi, desteği, beş erkek çocuğunun büyüyüşlerine tanıklık etmek her sayfada sizi kendisine bağlamaya yetiyor. İşte burada da Markus Zusak farkı ortaya çıkıyor sanırım.
Kitap neden karışık derseniz eğer; ilk başlarda zaman algısı, olayların akışı, sıralaması biraz karışık geliyor. Cümlelerin bazıları kısa kesiliyor, bir an bir yerdeyken sonraki paragrafta başka bir mekan ve olay anlatılıyor. Ama dediğim gibi konuya hakim oldukça bu tarza alışıyorsunuz. Başlarda bırakmak isteseniz de sonrasında elinizden düşürmeyeceğiniz bir kitaba dönüşüyor.
Yine sözün özü; bu beş kardeşin hikayesini okumak isterseniz ve farklı bir yolculuğa, bir köprünün inşaasına doğru yola çıkmak isterseniz bu kitabı kesinlikle okuyun derim.
Herkese iyi okumalar…