
Biraz uzak kaldım sanırım blogumdan. Aslında henüz yorumlamamış olduğum ve yaklaşık iki ayda bitirdiğim bir kitap var. Nedense onun yorumunu sonraya bırakıyorum. Bazı kitapların okunması sırasında gerçek hayatta yaşananlar kitaba ayrı bir özellik ve önem katıyor. Paylaşmak da istemiyorsun. En azından ilk defa bana öyle oldu. 🙂 O yüzden o kitap birazcık beklesin ve beni alıp götüren, hepimizin bildiği ünlü yazar Coelho’nun kitabına doğru yolculuğa çıkalım.
Kendi hayatından bir kesit sunmuş yazar bizlere. Hollanda’dan başlayarak İstanbul’a kadar gelen, bir Nepal’e ulaşma yolculuğu. Paulo’nun Nepal’e gitmek üzere planlar kuran Karla ile karşılaşması ve bu iki arayış içindeki Hippi Gencin “Magic Bus” isimli bir otobüs ile çıktıkları uzun yolculuğun anlatısı. Aslında yolculuktan ziyade herkeste ve her seferinde olduğu gibi yolda yaşanılanlar değerli kılıyor bu kitabı da. Sadece bu iki ana karakterden ziyade yol arkadaşlarının hayatlarını da bize aktarmış yazar. Tabi ki klasik bir Coelho kitabı olarak kullanılan kelimeler, diyaloglar, karakterlerin yaşadığı hayatlar ile bezenmiş, bize her bir diyalogda bir şeyler katan satırlar ile dolu. Bir “Simyacı” olmasa da, Simyacı’nın ortaya çıkış kırıntılarını buldum ben bu yaşanmış gerçek hikayede. İstanbul’un büyüsünden de fazlasıyla etkilenmiş olan yazar yaklaşık 1 senesini geçirmiş ve bir kendini bulma yolculuğunu da şehrimizde yaşamış. Bizim kültürümüz, Mevlana öğretileri ve gerçek aşk ile yoğrularak geçirdiği bir sene sonunda kendisine kattığı izler eminim ki ileride yazdığı bir çok kitapta da ortaya çıkmıştır.
Kitabın neresi gerçek, neresi kurgu, hangi karakterler gerçek, hangileri hayal ürünü bilemiyorsunuz. Ama aslında bir önemi olmuyor kitabı okurken. Çünkü ister istemez bu Nepal yolculuğunda olmasa da Coelho’nun hayatında iz bırakmış olan insanların varlığı yer alıyor bu kitapta.
Gerçeklik, 70 döneminde kadınların dünyadaki yeri, bıraktıkları izler, Hippi’lere toplumun bakış açısı, Dünya Barışını isteyen bu aykırı insanların düşünceleri, yaşam biçimleri, bazı toplumlara “aşırı” gelecek olan hayat tarzları… Keyifli, bitmesini istemeyeceğiniz bir yolculuk aslında “Hippi”.
Kitapta belki de beni tek rahatsız eden, tanıtım bülteni yazısında ve benim yukarıda da yazmış olduğum Karla – Paulo aşkına ait bir kitapmış gibi lanse edilmiş olması. Bu kitap bir aşk romanı değil. Arayış, var oluş, sorgulama, özgürlük, empati ve barış kitabı. Farklı renklerdeki kitap kapağına bakınca mutluluk dolu bir kitap gibi bir izlenim bırakmış olsa da, aslında içi gerçekliklerle bezeli. Yani bütün insani duygular…
Bu yüzden ben derim ki, eğer kafa dağıtmak için, şu güzel, sıcak yaz gününde tatile gidiyorsanız, ya da hafta sonunuzu renklendirmek istiyorsanız bu kitabı kaçırmayın…
Herkese iyi okumalar…
(Özlemişim sizleri :))