
Bu kitap distopik eserlerin ilklerinden biriymiş. Teknolojinin hakim olduğu bir dünyada, insanların iletişimi, kitap okumayı kestikleri sadece televizyon karşısında zaman geçirdikleri bir dünya tasvir ediliyor. (Tanıdık geldi mi?) Ve kitapların insanların düşünmesine yol açması tehlikesine karşı itfaiyeciler yangın söndürmek yerine, kitap yakmaktadırlar. Guy da bu kitap yakan itfaiyecilerden birisidir, ve düşünmeden bir hayat geçirmektedir. Ta ki yeni komşusu olan genç bir kız ile tanışana kadar.
Kitap başlarda anlaşılması zor bir şekilde yazılmış. O dünyadaki teknolojik öğelere verilen farklı isimler, ve onların ne olduklarına dair derin bir açıklama olmadığı için başta, ne okuyorum ben yahu, diyorsunuz. Ama zaman geçtikçe o dünyaya hakim oluyorsunuz ve kitap daha anlaşılır oluyor.
Distopik eserleri severim. Çok uzun yıllar önce yazılmış olanları ise daha çok severim çünkü onların hala bir distopik roman olup olmadığı sorunsalı ortaya çıkar ve sizi daha da düşünmeye teşvik eder.
Ama ne yazık ki şu zamana kadar okuduğum en iyi distopik eser diyemeyeceğim buna. Cesur Yeni Dünya hala favorim.
Herkese iyi okumalar…