Rating

Hayatın yoğunluğu, iş durumları v.s. derken kitap okumalarımın sayısı azaldı (bahaneye bak sen!). Ama bir an “ben neden eskisi gibi kitap okuyamıyorum” dediğim dönemde karşıma çıkan bu kitap ile, aslında tamamen yanlış seçimlerden kaynaklı olarak okuyamadığımı gördüm. İnsan kitap okumak istedikten sonra her halükarda okur kardeşim! diyerek kendime de atarlandıktan sonra geçelim bu kitabımızın yorumuna.

Kesinlikle okunması gereken kitaplar listemde zirve ile yarışabilecek statüde bir kitap yazmış Ece Temelkuran.

Açıkçası bu kitabı hiçbir şekilde içeriğine bakmadan, sadece yazarından dolayı aldım. Benim bir roman zannettiğim kitap birden bire bir baş kaldırış hikayesi olarak karşıma çıktı. Venezuella’nın halkının Hugo Chavez başkanlığında bir devrimi başlatma hikayesi. Bir halkın, eğer isterse neleri başarabileceğinin hikayesi. Doğru bir lider ile hiçbir birikimi olmayan bir insan grubunun, gerekli olanaklar sağlandığı zaman neleri başarabileceğinin hikayesi.

Venezüella’nın fakir halkı Chavez’in başa gelmesi ve fakir halkı desteklemesi ile başardığı şeyleri okuyoruz bu kitapta. Başarı dediğimiz o küçücük kelimenin içerisinde o kadar çok şey gizli ki. Eğitim başta olmak üzere, sağlık devrimi, kadınların söz hakkına sahip olması, fakir dediğimiz maddi olanağının olmadığı, bir şekilde talihsizlik silsilesi sonucunda kendini yetiştiremeyen insanların geldikleri düzey, özgüvenin aslında bir kişiye ufak bir umut kıvılcımı ile ne kadar kolay aşılanabileceği. “Ben başarabilirim” düşüncesi o kadar değerli bir düşünce ki aslında. Etrafınızda doğru bir çevre oluşturduysanız eğer, akılcı adımlar atıldığı sürece herkes başarabilir aslında. Venezuella’nın fakir kesimleri işte bunun en sağlam örneklerinden bir tanesi.

Kitabı okurken sadece Chavez’i değil, Che’yi, Castro’yu, Atatürk’ü de görüyorsunuz. Hatta bizim sevgili Komünist Başkanımız bile geliyor aklınıza. Başarı hikayeleri yani. Ama bireysel olmayan hikayeler işte bunlar. Arkasında bilgiye, zafere, sağlığa, eşitliğe, hak aramaya aç insanların olduğu başarı hikayeleri. Arkasındaki insanlar olmasa asla adının anılmayacağı bir kaç liderin, doğru kitlelere hitap ederek, doğru atılımlar yapması ile oluşmuş başarı hikayeleri. Bireysellikten uzak, sadece kendisini doyurmak için değil de, kendisinden başkasını düşünerek bunun için hayatını, her şeyini riske atmaya hazır olan sağlam, gururlu, egosuz insanların hikayesi.

Chavez’in en büyük başarısı, aslında her büyük liderlerin yaptığı gibi gençleri ve kadınları kazanmaya çalışması olmuş. En çok ezilen insanlar en çok özgürlüğe aç olan ve doğru yönlendirmeler ile bu dünyayı şekillendirebilecek insanlar  bana göre. Kadınlar… Kadınlarımız… Biz aslında rahat hayatımızın kıyısında köşesinde olmayacak şeylerden yakınırken, bir çok erkeğin bile başa çıkamayacağı sorunlar karşısında duvar gibi duran kadınlar. Üretkenliklerinden dolayı nefret edilen kadınlar. Ve gençler… Gençlerimiz… Enerjileri ile, hala kaybolmamış umutları ile koskoca bir halkı hatta dünyayı kurtarabilecek olan gençler. Ezilenler, hakkına gasp edilenler, eşitlik arayanlar, tek suçunun doğmak olduğu insanlar…

Doldum doldum taştım ben bu kitabı okurken. Venezualla’da insanlar “kadın merkezli erkek egemen ülke” olarak nitelendiriyormuş ülkelerini. Ve Chavez de dahil olmak üzere herkesin hedefi, ülkeyi kadın egemen bir yer haline getirmek. İşte bu yüzden ellerinden gelen her türlü imkanı, bu imkanları hor kullanmayacak olan insanlara aktarıyorlar…

Daha yazarım, daha çok yazarım ben bu kitap ile ilgili de, ama yeter bence artık.

 

Sadece lütfen okuyun bu kitabı…

Click to rate this post!
[Total: 0 Average: 0]

Leave a Reply