Author: Andy Weir Genre: ,
Rating

Andy Weir’in “Marslı” kitabını okumayan kaldığını sanmıyorum. Eğer varsa da çok şey kaybetmiştir. Filmini izlemiş olsanız bile kesinlikle okuyun kitabı. Hem kahkaha atmak için, hem bilimin içine dalmak için, hem de eşsiz bir romana eşlik etmek için.

Marslı’yı yorumlarken yazarın ilk kitabı olarak böyle mükemmel bir kitap yazmış olmasının hem avantaj hem de dezavantaj olduğundan bahsettiğimi hatırlıyorum. Çünkü yazacağı bir sonraki kitap ya aynı seviyede olmalı, ya da daha mükemmel olmalı… bir yazar için en büyük risk belki de bu.

Şimdi gelelim “Artemis”e. Dediğim gibi Marslı’yı okurken kahkahalar ile, hayranlık ile okudum. Bu kitabın ilk sayfasını açarken de içimden bir “haydi bakalııııııım” dedim. Önyargılarımı kaldırıp, beklentimi düşürdüm. Açık konuşacağım, kitabın 170. sayfası civarına gelene kadar imdat çığlıkları olmasa da bir hayal kırıklığı çökmüşlüğü yaşadım. Ama 170. sayfadan sonra aldı götürdü kitap.

Sanki Andy Weir bu kitabında konudan çok bir tanecik uydumuz ayı anlatmaya çalışmış, olay tabi ki Ayda geçiyor. Hepimizin azıcık bildiği Mars’ta bu kadar detaya girmezken, neden burada bu kadar kastın be abicim? demeden alamadım kendimi. Evet tabi ki yine detaylar, bilgiler mükemmel. Ona lafım yok. Haritası, kraterler, ayın yapısı, kurulmuş olan mükemmel yerleşim birimleri vs her şey süper. Açık konuşayım, ana karakterin kadın olması da ayrı bir hoşuma gitti. Ama Mark Watney gibi bize kahkahalar attıran bir karakter ortaya çıkarmaya çalışmış, espri için kasmış (Türkçe konuşma dili ile yazıyorum bu yazıyı neden bilmem) ama olmamış, olamamış. Tabi ki bu bir bilimkurgu kitabı, sonuçta kahkahalar atarak okumayı beklemek belki de saçma. Ama sonuçta dediğim gibi, Andy Amca, bize Marslı’da mükemmeli verdin. Gözler bunu aradı. Aynı etkiyi “Senden önce ben” isimli romantik komedi kitapta da yaşamıştım. İkinci kitapta da aynı harikalığı beklemiştim (ki o devam kitabıydı) olmamıştı.

Belki herkesi kendisine hayran bırakan Mark Watney karakterinin devamının olduğu bir kitap yazsaydı eminim ki daha da bir güzel olurdu. Sonuçta onun bize verdiği aynı hisleri bu kitapta yansıtması, aynı karakterin devamı olmayan farklı bir karakterde de absürt sürebilirdi.

Artemis’den çok Marslı kitabını övdüm evet, ama karşılaştırma yapmak istedim. Bu kitaba da gelirsek, deli dolu çılgın çatlak asi mi asi bir kızımızın, Ayda kurulmuş bir hayatta yaşarken karşılaştığı zorluklar anlatılıyor. Hem Ay koşulları, hem insanların çıkardığı zorluklar, hem de kendini soktuğu belalı işler ile uğraşmakta. Dediğim gibi kitabın giriş kısmı biraz fazla uzun. Ama o 170 sayfada okuduğunuz her şey neredeyse ilerideki sayfalarda işinize yarıyor. Yani kurgu, bilimsel veriler, her şey bir kez daha iyice yerine oturuyor. Muhtemelen bunun da filmini yaparlar diye düşünüyorum. Sandra Bullock yaşlanmamış olsaydı bu karakter için biçilmiş kaftan olurdu sanırım 🙂 niyeyse kitabı okurken hep gözümde onu canlandırdım. Ya da şu Game of Thrones’daki asi kız kardeş vardı ya, adını hatırlayamadım. İşte o gayet güzel olur.

 

Neyse çok yazdım, parmaklarım yoruldu, daha kitabın çizimini yapacağım.

Ezgi kaçar.

Click to rate this post!
[Total: 0 Average: 0]

Leave a Reply