
Jack London’ın hangi kitabını okusam, o kısacık öyküler beni alıp götürüyor.
Ademden Önce de bu tarz bir kitap. Bu aralar Evrim’i konu alan kitaplara ağırlık veriyorum. Ve biraz mola verip roman okuma kararı aldım. Tabi ki roman da Evrim ilgimi desteklemeliydi. Belki de ulaşabileceğim en güzle kitabı elime almışım. Yazarın kendisinin de “gelmiş geçmiş en ilkel öykü” olarak nitelediği kitabında, ilkel yaşamları ve insanın insanlaşma sürecini anlatıyor.
Bilimsel kitapları okudukça biraz hayal gücünden uzak kalıp, gerçekliğin ortasında buluyorsunuz kendinizi. Ama bilimsel veriler örnek alınarak yazılmış bu tarz öyküler ile hayal gücü yeniden devreye giriyor. Belki de bir yerde bilimsellik inanırlığı güçleştiriyor, çünkü insan hayal ettiği, gördüğü ya da gözünde canlandırdığı gerçeklere inanmaya daha yatkın halde. Uzak akrabalarımızın maymunlar olduğunu söylediğimizde (evet maymundan gelmedik, sadece ortak ataya sahibiz!) inanması zor olabiliyor. Ama bu kitap ile işte canlandırma, kurgulama, hayal etmek birleştiği zaman… bazı şeyler sanırım imkansızlığını kaybediyor.
Okuması son derece keyifli bir kitap aynı zamanda. Çünkü içeriğinde duygu veya duygu yoksunluğu insanı yakalıyor ve hikayenin içinde sürükleniyorsun. Sanırım bundan sonra okuyacağım kitaplarda gözümde canlanacak imgeler hazır… o zaman okumaya devam 🙂
Herkese iyi okumalar…